Yemek bile yemek gelmiyor içimden. Uyumak istiyorum. Bir odada sıcak bir battaniyeye sarılıp uyumak. Kitaplar okumak istiyorum. Sınırlı olmayayım istiyorum. Ne kadar kitap istersem o kadar kitabım olsun. Ağlamak istiyorum her içimden geldiğinde, gizlemek istemiyorum şu kahrolası gözyaşlarımı. İyi değilim şu sıralar. Yalnızlığı özlüyorum. Ve şu sıralar en çok kendimi özlüyorum. Rol yapa yapa kendimi unutuyorum, içimdeki ruhun acı çekmesini bile özlüyorum.
Sana yazmicam dediğim her sefer daha çok birikiyor “sen” içime ve ben bu ağırlığı taşıyamıyorum, yazıyorum.
Şimdi yine yazıyorum ve sen yine gelmiyorsun. Gelme. Bak ne güzel yazıyorum seni.Beni bitir ama kelimelerimi bitirme.
Bugün bi kez daha anladım ki içim içimden eksilir, sen benden eksilmezsin.
Sen bana geç kaldın.
Çünkü; ilk başkası için ağladım ben.
İlk başkası vurdu sırtımdan.
İlk başkası yalan attı bana.
İlk başkası gitti benden.
İlk başkası hayallerimle oynadı.
İlk başkası öldürdü beni.
İlk başkası sevdiğini söyledi.
Sonrada sevmediğini.
Hatta daha sonra neden sevemediğini.
Çok geç kaldın bana.
İlk acım değilsin yani.
Bu yazımda “gitme” demicem.
Çünkü artık zaten oradasın.
Bu yazımda "sev beni" demicem.
Kalbin dolu, çok dolu. Bana aklında bile yer yok artık.